8 Ekim 2013 Salı

Bir Kitap...

    Bir süredir  Mümin SEKMAN’ın “Her Şey Seninle Başlar” isimli kitabını okuyorum. Bana ivme katmasını, geliştirmesini ve yeni şeyler öğretmesini  umarak başladım okumaya. Bu tarz kitapları seviyorum yani kişisel gelişim kitaplarını ama son zamanlarda aldığım kitaplar beni bu alanda okuma konusunda şüpheye düşürmüştü. Acaba bu alanda yazılanlar bu kadar saçmaydı da ben mi bugüne kadar farkına varamamıştım, eğer öyleyse çok yazıktı bunca yılıma. Böyle düşünceler kafamın içinde dönüp dolaşsa da yine de bir yanım bu tarz kitap arayışını sürdürdü ve bu arayış sürecinde Mümin SEKMAN’ı keşfettim. İsmini duymuştum çok kereler ama kitabını alıp okumamıştım hiç, Ege Üniversitesi Hastanesine gittiğim bir gün bir kitap kafeye ilişti gözüm içeriye daldım ve kitapları incelemeye başladım. Müthiş bir mutluluktu benim için o an orada olmak. Zaten oldum olası mutlu etmiştir kitapların varlığı beni ve oradaki kitapların çoğu kişisel gelişim üzerineydi. Şimdi okumakta olduğum kitabı aldım, param az olmasaydı diğer kitaplarını da alacaktım. Aslında çok da emin olarak almadım kitabı ama okumaya başladığımda diğer bayağı bulduğum kitaplardan farklı olduğunu farkettim. Umut tacirliği yapmıyor, sadece kitap satma kaygısı gütmüyordu. Bu yönü benim için çok önemliydi. Kişisel gelişim başlığı altında yüzlerce kitap yazılıp çiziliyor, tabi ben de arka kapaktaki yazılanları okuyup beğenerek alıyorum ama eve gelip okumaya başlayınca okumak istemez oluyorum. 
     Kitap yazmak işi derin ve geniş yelpazede araştırma, kendini geliştirme ve bu yelpazenin biz okurlara sunumudur bana göre. Diğer beğenmediğim ya da beni sarmayan kitaplar, dayanağı olmayan bilgilerle örülü ve benim beynim bilimsel gerçekliğe, araştırmaya, deneye dayandırılmayan şeyleri kabul etmiyor. Burada kastettiğim deneyim değil bilimsel dayanağı olan deneydir. Deneyimlerin paylaşıldığı ve güzel bir şekilde kaleme alınmış iyi anlatımlı kitaplarda var mutlaka ama bu istisna olarak kalıyor genelin içinde. 
     Eleştirdiğim, sadece deneyimlerin anlatıldığı, kişisel gelişim(!) kitaplarını günümüz televizyon yayımcılığına benzetiyorum. Bir dizi yaptırıp dizi bekledikleri büyük izleyici kitlesine kavuşunca, saçma sapan bölümlerle uzatılıp, araya neredeyse dizi süresi kadar reklam koyup insanları ekran başına bağlama çabalarına. Bu tür TV programlarından nefret etmişimdir hep, önceleri dizi izlemekten vazgeçmişken şimdilerde haberler de dahil TV den tamamen vazgeçtim. Bunun nedeni bir yandan televizyonun iyice yozlaşmış olması bir diğer neden de izlediklerimin hiç de iç açıcı şeyler olmaması.
     Kabul ediyorum bu çok da mantıklı bir tercih değil ama yalan yanlış ekrana getirilen haberler, gerçeklerinin iç karartıcı olması, çözüm üretilmeyip ağzı olanın konuşuyor olması, akla zarar programların icadı ve akla zarar izleyici kitlesini bulması, abuk subuk programların değer görüp haberi bile yapılıyor olması vs. Çocukluğumdan hatırlıyorum da haberlerin bir ağırlığı vardı, önemliydi, hayati değeri vardı. Şimdi haberlerin gerçeği yansıtmadığı bir yana magazinel konulardan haber değeri olan konuları vermeye zamanları kalmıyor.  

           Velhasıl kelam, bu kitabı beğenmemin nedeni, günlük yaşamımızda bize çok da yabancı olmayan ama farkına varmadığımız şeylerin hayatımızı olumlu ya da olumsuz yönlendiriyor olduğunu, sosyal psikolojik yaklaşımla anlatıyor olması. Kitabın ana omurgasını “başarı” konusu oluşturuyor. Başarlılı olmanın, ya da olamamanın kökeninde nelerin olduğu, başarılı olmak için yapılabilecekler, gruplar üzerinde yapılan deneylerin sonuçlarına göre, insanları başarı ya da başarısızlığa sürükleyen etmenler. Bu araştırmaları destekleyen başarılı insanlardan örnekler vs. 
     Bu tarz kitaplar kendimi gözden geçirmeme, eksikliklerimi keşfetmeme, yaşam yolculuğunda olayları ve insanları farklı bir şekilde anlamama yardım ediyor. Tavsiye ederim...