30 Nisan 2012 Pazartesi

Yüreğimin Tek Kadını



         Kim annesini sevmez ki, dünyaya getiren, bakan, büyüten, okutan, adam eden, herşyimizin varoluş nesnesidir. Ben annemi beni dünyaya getirdiği, beslediği, büyüttüğü, okuttuğu, koruduğu, kolladığı için sevmedim, ben onun canı olduğumu bildiğim için sevdim. Elim kesilse onun canı yandığı, dostum, arkadaşım, yüreğim olduğu için sevdim.
         Onun nefret ettiği bir adamdan olmama rağmen beni sevdi, aslında sevdi demek az kalır, bana taptı, onun canı oldum ve bunu hep hissettim.
         Annem mülayim bir kadındır, kafasına vur ekmeğini elinden al cinsinden. Ben ortaokuldayken, benim için okul müdürüyle tartışmış, ağız kalabalığı etmişti. O mülayim kadının yerinde, yavrusunu koruyan dişi bir kaplan vardı, o günü hiç unutmuyorum. O gün dişi kaplan sesiyle şöyle demişti “ben oğlum için üç şey hariç herşeyi yaparım!” Bugün düşünüyorum da o üç şey neyse eminim ki benim için onları bile yapardı. Beni kendinden çok seven o kadın için canımı versem, hiçbir şey vermiş olmam sanırım.
         Annem bana hiç çocukmuşum gibi davranmadı. Karşısındaki bir yetişkinmiş gibi konuştu hep benimle. Kızgın olduğu anlarda bile bana kızmadan bunu açıkladı, bunu nasıl başardı gerçekten de açıklaması çok zor benim için ama üzerimde bıraktığı olumlu etkileri ise asla unutamam... Bundan dolayı, hiç annem bana kızdığı için üzülmedim, hep onu üzdüğüm için üzüldüm.
         Dert ortağıydım annemin, bütün dostları köyünde kaldığı için herşeyini bana anlatıyordu belkide. Çocuklar anlamaz sanrılarıyla kendilerini kandırıyor büyükler aslında. Çocuklar herşeyi anlar, adam yerine konmadıklarından salağa yatarlar ve bunu kullanırlar. Annem bana çocuk muamelesi yapmadığından ve yaşamın içindeki acılardan, çabuk büyüdüm.
         Annem çilekeş bir kadındı, çoğu anadolu kadını gibi. Dedim ya çabuk büyüdüm diye, Okulumu bitirdiğim yıl onu esaretten kurtarmak adına çok şey yaptım. Şimdi geriye dönüp bakıyorum da tek başıma yaptığımı sandığım herşey aslında birlikte yaptığımız çok şeymiş. Çok acı çektik birlikte, gözyaşlarımızla besledik gücümüzü ama savaşmaktan da hiç vazgeçmedik. Bir hayat dayanışmasıydı bizimkisi. Ben ilkokuldayken “şu matematikleride bir öğreneyim seni kurtaracağım” dermişim. Bunu annem hep söylerdi, şimdi bile düşündükçe o büyümüş minik kalbimle söylemiş olduğum bu sözlere gülümserken gözlerim doluyor.
         Özetle çocuğa çocuk gibi davranmak onu küçümsemek gibidir. Çocuk deneyimi az olan minik bir yetişkindir aslında. Herşeyin farkındadırlar, büyükler çocuklara birşey anlamaz gibi davrandıkça, kendilerini ispat etmek için, büyüklerin kızdığı, bazan da güldüğü birsürü abuk subuk davranışlar sergilerler. Asıl amaçları kendilerini ispattır.
         Çocuk iki şeyi dikkate alır, sevgiyi ve değeri. Çocuğunuzu birey olarak görürseniz ve ona sevginizi koşulsuz iletirseniz emin olun ellerinizde yüreğinizde boş kalmaz.


Sayfa ziyaretçisinden paylaşım

Hiç yorum yok: