15 Kasım 2012 Perşembe

Zeka ve Ayrıntı Takıntısı

Bazen bir olayı irdelediğimde kimsenin aklına gelmeyecek yönlerini fark ettiğimi düşünürüm. Keşfettiğim bu yönleri diğer insanlara anlattığımda ise garipsenen ben olurdum hep. Daha düz, daha olağan düşünmek birçok durumda en sağlıklısı olsa gerek; zira farklı olmak, her zaman işe yarar olmak demek değildir.

“Günlük hayatımızda ve insanlarla olan alışverişlerimizde fazla parlak ve keskin bir zekâ göstermek de doğru değildir. Derin bir anlayış bizi fazla inceliğe ve fazla meraka götürür. Zekâmızı olaylara ve dünya işlerine daha elverişli bir hale getirebilmek için biraz ağırlaştırmak, körleştirmek, onu bu karanlık ve bayağı hayata uydurmak için karartmak ve bulandırmak lazımdır. Nitekim gevşek ve alelade zekâlar işleri daha kolaylıkla daha başarıyla çevirirler. Yüksek ve ince felsefi düşünceler iş görmeye elverişli değildir. Keskin bir fikir inceliği, kabına sığmayan bir zekâ çevikliği, işlerimize engel olur. Dünya işlerini daha hoyratça, daha gelişigüzel yürütmeli ve her zaman talihle büyük bir pay bırakmalıdır. İşleri derin, inceden inceye düşünüp aydınlatmaya lüzum yoktur. “ 

Denemeler Kitap II, Bölüm XX / Les Essais - Michel de Montaigne

Hiç yorum yok: