22 Mayıs 2012 Salı

Önemli Olan İçtenliktir...


            İşin kötüsü, yanlışını görememektir. Öyle olaylar oluyor ki kendimi haklı sanıp savaştığım, bu uğurda kavga ettiğim ve o kadar eminim ki haklılığımdan... Bazen çok zaman geçmesine bile gerek kalmadan, teoride haklı ama özünde hatalı olduğumu farkediyorum. Yapılan davranışı eleştirirken ve bunun yanlışlığını anlatmaya çalışırken, o davranışın nedenini anlayamamanın hayal kırıklığını da yaşıyorum beraberinde. İçim sızlıyor böylesi zamanlarda, üzülüyorum göremediklerime, ya da görüpte algılayamadıklarıma... Bu durumda tek tesellim olayı anlamış olmak ve bunu telafiye istekli olmamdır.
       Gönlümü sorguya çekiyorum, vicdan mahkemesinde sorguluyorum onu, kötülükle yapmadığımı anladıktan sonra önce kendimi affediyorum sonra da karşımdakinden af diliyorum. Onu ne şekilde anladığımı, neyi göremediğimi itiraf ediyorum. Bütün bunları yaparken, yüreğimin sesini dinliyorum hep, gerçekte ne hissediyorsam onu çıkarıyorum ortaya ve sözlere döküyorum elimden geldiğince. Bu yöntemi en çok kızım üzerinde uyguluyorum, yanlışım varsa ve ben bunu anlamışsam mutlaka özür diliyorum ve bu özrümün arkasında duruyorum. Tutamayacağım sözleri vemiyorum. Elbette her şey bu kadar düzenli ve özenli gitmiyor, çarpışmalar, atışmalar, bazan gülerek bazan öfkeyle yapılan taşkınlıklar da oluyor. Ama asıl önemli olan samimiyetimizdir inanın bana...
            Karşımızdaki insanı değiştiremeyiz, bu boşuna çabadır ama kendimizi değiştirebiliriz. Kendimizi değiştirdiğimizde ve doğru davranışları benimsediğimizde, gençlerle var olan sorunun yarısını aşmışız demektir. Çünkü sorun tek taraflı değildir. Büyükler de hatalar yapabilir. Hele ki olumlu iletişim yönünde temeli zayıf olan, biz günümüz anne-babaları için, bu durum kaçınılmazdır. Önemli olan bunun farkına varıp çözüme yönelik adımlar atmamızdır. 

Hiç yorum yok: