1 Mayıs 2012 Salı

Yasak, Tehdit, Baskı, Korkutma!



           
          Yasak her zaman için ilgi uyandırır. Bu insanın doğasında vardır. Genel araştırmalar gösteriyor ki, yasaklanan şey, gizlice yapmak pahasına da olsa, çok fazla rağbet görüyor.  Bu bilindiği halde kullanılan yöntemlerin başında gelmesinin sebebinin kolaya kaçmak olduğunu düşünüyorum.
            İnsanların var olan olumsuzluklar karşısında üzülmeyi sürdürmelerinin kolaya kaçmak olduğunu ilk duyduğumda “hadi canım!” demiştim. Çok abes gelmişti ama devamındaki açıklamalar düşüncelerimin değişmesine neden oldu. İnsanlar olaylar karşısında farklı tepkiler sergilerler bunlardan birisi de üzülmektir. Olumsuzluklar karşısında üzülmek doğal bir duygudur ancak bu üzüntüyü gereğinden fazla sürdürmek ise kolaya kaçmaktır. Çünkü üzülmek, çözüme endeksli değildir.  Çözüm çaba gerektirirken müzminleşmiş bir üzüntü çabaya ihtiyaç duymaz. Bu nedenledir ki üzülmeyi gereğinden fazla sürdürmek kolaya kaçmaktır.
            Bundan yola çıkarak yasağı da kolaya kaçmak sınıflandırmasına koyuyorum. Yasak bir çözüm üretme metodu değildir. Korkutmak, tehdit etmek, bastırmakta öyle, bir süre için sonuç veriyor gibi görünse de bunun doğru olmadığı kısa sürede ortaya çıkar ve büyük hayal kırıklığı yaşarız. Otoritemizin sarsıldığı duygusu hakim olur, devamında öfke, tartışma, güç gösterisi, daha büyük yasaklar derken ortaya çok fazla hırpalanmış belki de bitmiş bir ilişki çıkar. Çoğunlukla bittiği halde varmış gibi yaşanılan yapay ilişkiler türer.
            Bütün iletişimlerde yasaklar, korkutmalar ve tehdit yerine, örnek davranışlar, doğru yönlendirmeler konulmalı. Doğru davranışlar sergilenerek örnek olunmalı ve doğru şeylere yönlendirilmeli çocuklarımız. Burada bir önemli nokta daha çıkıyor, bu yönlendirmeler sadece aile tarafından değil, yerel ve genel yönetimler, topluluklara hitap eder kurum ve kuruluşlar tarafından da yapılmalı.  Yasak, korkutma, tehdit etme ve baskı her zaman kargaşaya sebep olur. “Ben yasak koydum, sıkıyorsa uymasın, sözümden çıkamaz” tarzı söylemler başını kuma gömmektir yalnızca. Verilen tepki ya gizlice yapmaktır ya da sinmek. Gizlice yapmak doğru bir tutum değildir, bunun yanında sindirilmiş bir karakterden de sağlıklı şeyler ve gelecek beklemek yanlış olur.  
            “Benim dediğimi yap gittiğim yoldan gitme” sözü etkisiz elemandır. Yapıcılığı yoktur. O nedenle zor olanı başarmalı, davranışlarımızla örnek olmalıyız. 

Hiç yorum yok: