5 Kasım 2013 Salı

Şafak Payev


                Sana olan hayranlığım her geçen gün artıyor. Yaşamış olduğun talihsiz kazayı, annen, Ayşe Önal’ın yazmış olduğu yazıda okumuştum, adını da ilk olarak o zaman duydum. Hem yaşamış olduğun olay hem de yazının yazılış tarzı çok etkileyiciydi. Yazıda demagoji yoktu, yalnızca ve yalnızca çıplak duygular vardı. Olduğu gibi, yaşanıyormuş gibi, yaşanırken hissedildiği gibi; duru, içten ve sade... Okurken çok etkilenmiştim! Etkilendiğim sadece kazanın korkunçluğu değildi, kaza anında ve sonrasındaki güçlü duruşun, metanetin de kaza kadar etkilemişti beni. Hayran kalmıştım sana...
                O zamanlar, bu hayranlığımın her geçen gün artacağından haberim yoktu.. Seninle ilgili okuduğum her haberde, hayranlık hanene bir kaç hayranlık eklemişim farkında olmadan...
Bazı insanları bir anda fark edersin, çok seversin, hayran kalırsın, bir sürü güzel anlam yüklersin; yüklediğin anlamların var olmadığını gördüğünde, istemesen de yavaş yavaş silersin hayranlık hanesine verdiğin puanları, silerken içinden bir şeyler de beraberinde silinir. Hayal kırıklığı yaşarsın.
                Bazı insanlar da vardır, olduğu gibidir, duru, sade. Önce ufak bir su birikintisi gibi görünürler, yaklaştıkça engin bir denizle karşılaşırsın. Yürekleri okyanus gibidir, açıldıkça yeni yerler keşfedersin, keşfettikçe heyecanlanırsın, hiç bitmez merakın, hayranlık hanelerine her gün yeni hayranlıklar eklersin... İşte hayranlık hanene yeni puanlar eklemem de bu yüzden.
                Bir eşyanın kaybında bile üzülürken büyük çoğunluk, bedeninden kaybetiklerine inat dik duruşundur hayranlık nedenim. Oturup ağlamak yerine, tam gaz yol alışındır. Özrünün arkasına gizlenmeyip hayata sımsıkı tutunuşundur, başarı merdivenini emin adımlarla çıkışındır. Gözlerinde hissedilen samimi gülüşündür.

                Yolun açık olsun...

Hiç yorum yok: