Sana olan hayranlığım
her geçen gün artıyor. Yaşamış olduğun talihsiz kazayı, annen, Ayşe Önal’ın yazmış
olduğu yazıda okumuştum, adını da ilk olarak o zaman duydum. Hem yaşamış olduğun
olay hem de yazının yazılış tarzı çok etkileyiciydi. Yazıda demagoji yoktu, yalnızca
ve yalnızca çıplak duygular vardı. Olduğu gibi, yaşanıyormuş gibi, yaşanırken
hissedildiği gibi; duru, içten ve sade... Okurken çok etkilenmiştim! Etkilendiğim
sadece kazanın korkunçluğu değildi, kaza anında ve sonrasındaki güçlü duruşun,
metanetin de kaza kadar etkilemişti beni. Hayran kalmıştım sana...
O zamanlar, bu
hayranlığımın her geçen gün artacağından haberim yoktu.. Seninle ilgili
okuduğum her haberde, hayranlık hanene bir kaç hayranlık eklemişim farkında
olmadan...
Bazı insanları bir anda fark edersin, çok seversin,
hayran kalırsın, bir sürü güzel anlam yüklersin; yüklediğin anlamların var
olmadığını gördüğünde, istemesen de yavaş yavaş silersin hayranlık hanesine
verdiğin puanları, silerken içinden bir şeyler de beraberinde silinir. Hayal kırıklığı
yaşarsın.
Bazı insanlar da
vardır, olduğu gibidir, duru, sade. Önce ufak bir su birikintisi gibi
görünürler, yaklaştıkça engin bir denizle karşılaşırsın. Yürekleri okyanus gibidir,
açıldıkça yeni yerler keşfedersin, keşfettikçe heyecanlanırsın, hiç bitmez
merakın, hayranlık hanelerine her gün yeni hayranlıklar eklersin... İşte hayranlık
hanene yeni puanlar eklemem de bu yüzden.
Bir eşyanın kaybında bile
üzülürken büyük çoğunluk, bedeninden kaybetiklerine inat dik duruşundur hayranlık
nedenim. Oturup ağlamak yerine, tam gaz yol alışındır. Özrünün arkasına
gizlenmeyip hayata sımsıkı tutunuşundur, başarı merdivenini emin adımlarla
çıkışındır. Gözlerinde hissedilen samimi gülüşündür.
Yolun açık olsun...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder