Kim annesini sevmez ki,
dünyaya getiren, bakan, büyüten, okutan, adam eden, herşyimizin varoluş
nesnesidir. Ben annemi beni dünyaya getirdiği, beslediği, büyüttüğü, okuttuğu,
koruduğu, kolladığı için sevmedim, ben onun canı olduğumu bildiğim için sevdim.
Elim kesilse onun canı yandığı, dostum, arkadaşım, yüreğim olduğu için sevdim.
Onun nefret ettiği bir
adamdan olmama rağmen beni sevdi, aslında sevdi demek az kalır, bana taptı,
onun canı oldum ve bunu hep hissettim.
Annem mülayim bir
kadındır, kafasına vur ekmeğini elinden al cinsinden. Ben ortaokuldayken, benim
için okul müdürüyle tartışmış, ağız kalabalığı etmişti. O mülayim kadının
yerinde, yavrusunu koruyan dişi bir kaplan vardı, o günü hiç unutmuyorum. O gün
dişi kaplan sesiyle şöyle demişti “ben oğlum için üç şey hariç herşeyi
yaparım!” Bugün düşünüyorum da o üç şey neyse eminim ki benim için onları bile
yapardı. Beni kendinden çok seven o kadın için canımı versem, hiçbir şey vermiş
olmam sanırım.
Annem bana hiç çocukmuşum
gibi davranmadı. Karşısındaki bir yetişkinmiş gibi konuştu hep benimle. Kızgın
olduğu anlarda bile bana kızmadan bunu açıkladı, bunu nasıl başardı gerçekten
de açıklaması çok zor benim için ama üzerimde bıraktığı olumlu etkileri ise
asla unutamam... Bundan dolayı, hiç annem bana kızdığı için üzülmedim, hep onu
üzdüğüm için üzüldüm.
Dert ortağıydım annemin,
bütün dostları köyünde kaldığı için herşeyini bana anlatıyordu belkide.
Çocuklar anlamaz sanrılarıyla kendilerini kandırıyor büyükler aslında. Çocuklar
herşeyi anlar, adam yerine konmadıklarından salağa yatarlar ve bunu
kullanırlar. Annem bana çocuk muamelesi yapmadığından ve yaşamın içindeki
acılardan, çabuk büyüdüm.
Annem çilekeş bir kadındı,
çoğu anadolu kadını gibi. Dedim ya çabuk büyüdüm diye, Okulumu bitirdiğim yıl
onu esaretten kurtarmak adına çok şey yaptım. Şimdi geriye dönüp bakıyorum da
tek başıma yaptığımı sandığım herşey aslında birlikte yaptığımız çok şeymiş.
Çok acı çektik birlikte, gözyaşlarımızla besledik gücümüzü ama savaşmaktan da
hiç vazgeçmedik. Bir hayat dayanışmasıydı bizimkisi. Ben ilkokuldayken “şu matematikleride
bir öğreneyim seni kurtaracağım” dermişim. Bunu annem hep söylerdi, şimdi bile
düşündükçe o büyümüş minik kalbimle söylemiş olduğum bu sözlere gülümserken
gözlerim doluyor.
Özetle çocuğa çocuk gibi
davranmak onu küçümsemek gibidir. Çocuk deneyimi az olan minik bir yetişkindir
aslında. Herşeyin farkındadırlar, büyükler çocuklara birşey anlamaz gibi
davrandıkça, kendilerini ispat etmek için, büyüklerin kızdığı, bazan da güldüğü
birsürü abuk subuk davranışlar sergilerler. Asıl amaçları kendilerini ispattır.
Çocuk iki şeyi dikkate
alır, sevgiyi ve değeri. Çocuğunuzu birey olarak görürseniz ve ona sevginizi
koşulsuz iletirseniz emin olun ellerinizde yüreğinizde boş kalmaz.
Sayfa ziyaretçisinden paylaşım
Sayfa ziyaretçisinden paylaşım
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder