İletişimin önemli
koşullarından biri de güvendir. Nasıl ki
bir çiçek verimli toprak, güneş ve suyun yanında sevgiye ihtiyaç duyuyorsa
insanlar da diğer temel ihtiyaçların yanında güvene ihtiyaç duyarlar. Güven
duygusu bireyin, duygusal gelişimi üzerinde olumlu ve vazgeçilmez etkilere
sahiptir. Güven ortamında yetişen bir çocuk/genç geleceğe güvenle bakar. Kendine
güvenen ergen güvenli geleceğimizdir. “Anne
olmak sadece sizin dünyanızı değiştirmez. Nasıl bir anne olduğunuz
"DÜNYA"yı değiştirir.” Sözünü doğrular niteliktedir. Çocuklarımız
bizim şekil verebileceğimiz hamur parçaları değildir onlar tek başına bir
bireydirler. Yalnızca bizim yardımımıza ihtiyaçları vardır. Onlar zaten bir
birey ve yaşamın içinde şekillenecek karakterleri, bizlerse onlara var olan kişiliklerinin
şekillenmesinde yardımcı olacağız. Bunun ön koşulu da güven vermekten geçiyor. Bizlere
güvenen çocuk bizlerle olumlu ilişkiler içine girer her ne kadar gençlik süreci
biraz sancılı olsa da yine de güvene dayalı bir ilişki varsa çevreden öğrendiği
şeylerden çok bizim düşüncelerimize değer verir. Bunu açıkça söylemez ve uslu
bir çocuk gibi bizi dinlemez ama davranışlarında gözlemleriz bunu.
Çevremize
şöyle bir baktığımızda farklı karakterlere sahip bir sürü insan modeli görürüz.
Bu insanların çoğu yönü bize uymasa da çeşitli nedenlerle iletişim kurmaya
devam ederiz. Onları bizim gibi olmaya zorlamaz, yönetmeye çalışmaz ve saygı çerçevesinde
iletişimimizi sürdürürüz. Benzer şeyleri çocuklarımız için de yapmalı onlara
güvenli bir ortam sunmalıyız. Çocuklarımızın fiziki ve duygusal ortamları güvenli olur ve de bizlere
güvenirlerse, otokontrol mekanizmaları ve karar verme yetenekleri o kadar
gelişir. Gençler, çevrelerindeki kişilerin etkisinde kalmaya daha müsaittirler,
karar verme yeteneği ve oto kontrolü olan çocuk yanlış kararlara karşı daha
dirençli olur. Ebeveynine güven duyduğu ve onun kendisine güvenini zedelemek
istemediği için olabildiğince doğru kararlar alır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder